16 Şubat 2010 Salı

Erdal Erzincan

enstrümanını güzel çalan adamı seviyorum. kimisi bunu "bakın ben ne müthiş çalıyorum" niyetine yapıyor, hoşlanmıyorum o zaman. arada ince bir çizgi var. kimisi de hızlı çalmayı güzel çalmak zannediyor. hiç ilgisi yok oysa. hatasız bassa bile her notayı, bazılarını sevemiyorum. ben de kendi çapımda gıcığım. napalım. böyle. erdal erzincan bildiğim kadarıyla alevi. erzurumlu. arif sağ'ın öğrencilerinden. istanbul maltepe'deki kursuna bir süre gittim, yakından tanıma şansı buldum. kendisiyle bazen konuştuğumuz şeylerden biri şuydu; "hocam güzel çalıyorsun ama, deyiş, semahtan başka okumuyorsun, neden?" "herkes kendi bildiğini okuyacak". sonradan bu alışkanlığından bir miktar vazgeçti, iyi de etti. sesi güzeldir diyemem, ama yorumu doğrudur ve süslemesiz okur. elinden bağlamasını düşürmeyen, alçakgönüllü, esprili bir adam. şelpe tarzında da oldukça iyidir kendisi. dik halay. acayip hoş bir ezgisi var.




azeri oyun havası. açış süper.



son iki parça da, erzal erzincan'ın iranlı sanatçı kayhan kalhorla yaptığı the wind albümünden. "allı turnam" ve "mevlam bir çok dert vermiş"




Hiç yorum yok: