severim bu türküyü. bağlama çalmaya çalıştığım dönemlerde çalmaya çabalayıp da çalamadığım -aslında hem çalıp hem söyleyemediğim desem daha doğru- türkülerden biriydi. cümle garip oldu. lakin açıklamam var; bakalım öğrettiklerimi öğrendin mi diye sınav ediyor beni hoca, hoca dediğim de benden epey küçük, fakat harika çalan bir zıpır delikanlı. bunu çalmamı ve de söylememi istedi. beceremeyecektim, haliyle tavır koydum; ya çalayım ya söyleyeyim, ikisini birden isteme benden!
şimdi şöyle, bazı enstrümanları yeni öğreniyorkene hem çalmak, çalarken de söylemek zor. hangisine konsantre olacaksınız, doğru çalmaya mı doğru söylemeye mi? belli bir alışkanlık pratik edinene kadar ikisi birden aynı anda olmuyor.
bu dediğimin doğruluğuyla yetenek fakiri olmam arasında bir bağlantı muhtemelen yoktur. gençken süper bir müzisyen olma kabiliyetimin olduğundan neredeyse emindim, de, beklentiyle kapasiteyi doğru eşleştirememişim. yapacak bir şey yok, napalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder