30 Kasım 2009 Pazartesi

Neşet Ertaş - zülüf dökülmüş yüze

bozkırın tezenesi. neşet usta eski yugoslavya'da hapisteyken, kendisine "bozkırın tezenesine geçmiş olsun" notuyla bir kitabını göndermiş yaşar kemal. bu lakap ordan kalmış. neşet ertaş büyük usta muharrem ertaş'ın oğlu. kendine özgü saz çalışı ve yorumu ile yaşayan efsanelerden biridir bence. bazı türkülerde biraz abarttığını düşünsem de yorumunu, olacaktır o kadar, gönül adamı. "ben gönüllerin hızmatçısıyım" lafını sık kullanır.

neşet ertaş'ı, hemşehrileri olan çekiç ali, hacı taşan gibi ustalardan ayıran en önemli özelliklerinden biri aynı zamanda besteci olması. sadece yakılmış türküleri okumamış, kendisi de birçok eser yaratmış.

neşet usta'nın çaldığı sazlar da biraz farklı. türk müziğinde koma sesler var, biliyorsunuzdur belki, bir tam sesin, örneğin fa ile sol arasının, dokuzda birine koma deniyor teorik olarak. bağlamada si bemol 2, fa diyez 3 diye tanımlanan perdeler bu koma seslerden oluşuyor örneğin. batı müziğinde yoklar, daha doğrusu kullanılmıyor, ama içinde fa#3 ve si bemol2'nin olmadığı türkü sayısı oldukça azdır sanırım. yanık türkülerin daha da yanık çıkmasının sebebidir bu koma sesler. normal bir bağlamada bu koma seslerin olduğu perdelerden daha da fazla sayıda perde var neşet ertaşın çaldığı sazlarda.

ben bu türküyü ilk, neşet ertaş'tan dinledim. sözüne, sazına, çalışına gurban olsunlar senin.

2 yorum:

JoA dedi ki...

1,5 yıl kadar önce kardeş türküler konserinde konuk sanatçıydı. çok yaşlanmış. hatta hafiften bunamaya mı başlamış diye düşünmeden edemedim. türküye yanlış girdi, durdu baştan çaldı. sonra sahneden inmek bilmedi. kolundan kibarca çekiştirmek zorunda kaldılar. aradaki alkışları kendisine zannedip tekrar sahneye çıktı. başka bir konuk olan makedon bir teyzeye basbayağı sarktı. böyle görünce içim ezildi, ne yalan söyleyeyim. ama usta mı? hem de ne usta!

katre dedi ki...

yaşlılık zor iş. bir de bu kadar çok insanın bu kadar uzun süre sevgisine mazhar olmanın insana etkisi olsa gerek. insan birini sevince, her haliyle her zaman iyi olmasını bekliyor, göremeyince de bozuluyor bazen.

olsun, ne yapalım. ben bu türküyü karımla dinlerken gençkene, o ağlardı, ben de ona bakar hislenirdim. bu yeter bana.